Kılıçdaroğlu çay kaşığıyla topluyor,
Karakayalı kepçeyle dağıtıyor
Toplumsal kutuplaşmanın ve siyasi söylemlerin oluşturduğu kaostan rahatsızlık duyan insanları anladığını iddia eden siyasiler için kaleme aldığım bir yazıdır bu.
Bu yazıda bir ilçeyi, halkını ve belediye başkanını anlatacağım.
Kemalpaşa ilçesini elbette hepiniz biliyorsunuzdur fakat bilmeyenler için söylemiş olayım. İlçe doğudan çok yoğun göç almış, Erzurumlu ve yerli nüfusun ağırlıkta olduğu muhafazakâr ve modern bir ilçe.
Adını Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten almış, muhteşem doğası, enfes meyve bahçeleri, kirazın başkenti, Nif’in rüzgarının ev sahibi, bir selamla kapıların açıldığı samimi Anadolu insanının öz yurdu Kemalpaşa. Yazılabilecek o kadar çok güzellik var ki Kemalpaşa’da saymakla bitmez.
Tabii bu güzel ilçenin ve ilçe sakinlerinin en büyük talihsizlikleri, Anadolu insanının vakuruna, samimiyetine, sıcaklığına, bilgi ve görgüsüne sahip olmayan yöneticilere maruz bırakılmış olmaları.
Kemalpaşa halkı birkaç dönemdir farklı partileri sırayla belediye başkanlığı koltuğuna oturtsa da partisi fark etmeden çok benzer birbirine. Dünya görüşlerinde, yaşam tarzlarında, örf ve ananelerinde, evlerinde, sokaklarında, işlerinde aynı dünyanın insanlarıdır.
Bütün bunları neden mi anlatıyorum?
Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı’nın devirdiği çamlardan, partisi fark etmeden bütün Kemalpaşa rahatsız.
Peygamber Efendimizle ilgi yaptığı paylaşımdan, bütün Kemalpaşa rahatsız.
Yönettiği mecliste kadına hakaret etmesinden, bütün Kemalpaşa rahatsız.
Benden kimse hesap soramaz deyip, halkın seçtiği meclis üyelerini azarlamasından bütün Kemalpaşa rahatsız.
Kendisine muhalefet eden meclis üyelerini, halkın meclisinden kovmasından bütün Kemalpaşa rahatsız.
Şimdi gelelim dün programda yaşananlara konuşulanlara.
Birlikte program yaptığım bir gazeteci arkadaşımın anlattıkları bardağı taşıran son damla oldu.
İzmir’de katıldığı bir cenaze töreninde; gazeteci arkadaşlarımızın da bulunduğu küçük bir grupla ayak üstü sohbet ederken, ezan okunduğu esnada duyduğu rahatsızlığı ve elinden gelse susturacağını anlatması.
Ardından ayak üstü edilen sohbette; bir soru üzerine ilçe nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Erzurumlulara, yobaz demesi ve ardından, bırakın buradan yazmayı herhangi bir yerde söyleyemeyeceğim galiz küfürler sarf etmesi.
Eminim ki sadece beni rahatsız etmemelidir.
İlk önce “bizim hiç kimseyle sorunumuz yok, gelin helalleşelim, bir olalım” diyen ve samimiyetine inandığım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu rahatsız etmelidir.
İzmir’de ilk kez şahit olduğumuz iftar programları ile “yok birbirimizden farkımız” diyen ve sanılanın aksine bir Anadolu insanı performansı sergileyen Sayın Deniz Yücel’i rahatsız etmelidir.
Kendisine inanmış, belediye başkan adaylığı sürecinde destek vermiş ve fakat aynı edep üzere yaşamayan milletvekillerini rahatsız etmelidir.
İlçede her gafında, her çıkardığı huzursuzlukta; ilçe halkının gönlünde kaybettikleri yeri kazanmak için, mahçubiyetle kapı kapı dolaşıp gönül alan, samimiyetlerine şahit olduğum ilçe başkanı ve yöneticilerini rahatsız etmelidir.
2019’da seçimlerde kendisine oy vererek, o koltuğa oturtmuş Kemalpaşalıları, mahçup ve rahatsız etmelidir.
Etmiştir ya da etmelidir.
Bir tarafta barış için kapı kapı dolaşan Kılıçdaroğlu.
Diğer tarafta gün aşırı devirdiği çamlarla kıran, döken, yaralayan Karakayalı.
Başta Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na, ardından Sayın Deniz Yücel’e soruyorum.
CHP Kemalpaşa’da; 2023’e sizin yapmaya çalıştığınız gibi barışarak mı gidecek, yoksa Karakayalı’nın yaptığı gibi kavga ederek mi?
Umut ediyorum ki, Kemalpaşa’da hakarete maruz kalmış
Dini hassasiyetleri olan ilçe halkından önce,
İlçede yaşayan Erzurumlulardan önce,
Parti yetkilileri ve İl Başkanı Sayın Deniz Yücel gereken tepkiyi gösterir.
Aksi takdirde partinin çay kaşığıyla topladığı oyları, Karakayalı’nın kepçeyle nasıl dağıttığına sandıkta şahit olursunuz.
Sandık demişken, 2019 Mart’ını ve yaşananları hatırlıyorum da.
Sorasım geliyor, bi düşünün bakalım iyi mi ettiniz?
YORUMLAR