Grup adına basın açıklaması yapan Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Ali Kaya güvenli bir eğitim için şiddetin ortadan kaldırılmasının, şiddetin ortadan kaldırılması için de eğitimin şart olduğunu söyledi. Eğitimciye şiddete dur demek, çözüm bulma iradesini harekete geçirmek için bir araya geldiklerini ifade eden Ali Kaya, “Eğitimciler olarak sesimizin duyulmasını, mesajlarımızın alınmasını, şiddete çözümün artık ertelenmemesini, mesleğimizin daha fazla örselenmemesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Eğitimciye şiddet hız kesmeden devam ediyor”
Şiddetin her geçen gün arttığını, farklı faillerle yeni kulvarlar bulduğunu, en uzağında olması gereken yerlere bile girdiğini kaydeden Kaya, “Şiddet toplumsal bağlarımızı çözüyor, geleceğimizi karartıyor. Toplumsal değerlerimiz erozyona uğruyor, insana saygı azalıyor, hürmet yerini şiddete bırakıyor. Karakter eğiticisi, ruh işçisi, geleceğimizin mimarı öğretmenlerimiz, ince bir sanatı icra ederken kaba bir muameleye maruz kalıyor. Şenay Aybüke Yalçın, ömrünün baharında, meslek hayatının başında teröristlerin kurşunuyla aramızdan ayrıldı. Necmeddin Yılmaz öğretmenimiz teröristler tarafından yolu kesilerek katledildi. Ayhan Kökmen öğretmenimizi, kendini bilmez birinin saldırısı sonucu, görevinin başındayken şiddete kurban verdik. Gülhan öğretmenimiz, okul çıkışında sokak ortasında sırtından bıçaklandı. Yücel Düzci öğretmenimiz, okul bahçesinde saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş saldırganların şiddetine maruz kaldı. Adına kütüphane yaptırdığımız Necmeddin Kuyucu öğretmenimiz, öğrenci kılıklı birinin bıçaklı saldırısı neticesinde hayatını kaybetti. Daha dün ise Kemalpaşa Armutlu Ortaokulu Müdürü Memet Gündoğdu sadece yönetmeliğin emrettiği mevzuatı uygulamaya çalıştığı için kendini bilmez kişilerin saldırısına maruz kaldı. Bu hadise bile eğitimciye şiddetin hız kesmeden artarak devam ettiği gerçeğini önümüze serdi. Aslında kaybettiğimiz, sevgimiz, saygımız, merhametimiz, şefkatimiz, vicdanımız, izanımızdır” ifadelerini kullandı.
“Eğitimcinin konumu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirler alınmalıdır”
Sendika olarak yaptıkları araştırmada son yıllardaki fotoğrafın bile şiddet olaylarının nasıl giderek tırmandığını ve yaşananların ne kadar vahim olduğunu gösterdiğini dile getiren Kaya, “Eylül 2017’den bugüne resmî eğitim kurumlarında 100’ün üzerinde öğretmen ve eğitim çalışanı değişen tür ve düzeyde şiddet içerikli eyleme maruz kalmıştır. Şiddet eylemlerinin yüzde 78’i adli soruşturmaya konu edilmiştir. Bu eylemlerin yüzde 58’inin adli soruşturma ve kovuşturma süreci devam etmektedir. Sadece üç vakada tutuklama kararı verilerek sanık/sanıklar tutuklu yargılanmıştır. Sonuçlanan kamu davalarında sadece 5 vakada mahkûmiyet kararı verilmiş, tamamında adli para cezasına hükmedilmiştir. Araştırma bulguları, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin, bireysel eylemler olmaktan çıkıp yaygın bir sorun hâline geldiğini ortaya koymaktadır. Eğitim çalışanlarına yönelen şiddetin genel ve yaygın bir görünüm arz etmesi, psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan toplumsal bir sorun hâline geldiğini göstermektedir. Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimciler bugün maalesef şiddetin mağduru durumuna gelmiştir. Eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirlerin artık alınması zorunlu olmuştur. Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiası, siyasiler, mülki idareler, aydınlar, gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalıdır. Herkesi ilgilendiren, herkesin ilgili olduğu bir meselede, toplumsal duyarlılık bilinci ve farkındalık oluşturmak için herkesin yapacağı bir şey mutlaka vardır, olmalıdır” açıklamalarında bulundu.
“Mevcut düzen caydırıcı değil, bilakis şiddeti besliyor”
Şiddet sorununun kaynaklarını kurutacak çözümlerin mutlaka üretilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getirdiklerini kaydeden Kaya, “2018 Mart ayında şiddete karşı etkili caydırıcılık sağlayacak yasal bir düzenleme yapılması talebiyle Türkiye genelinde eğitim çalışanlarıyla birlikte imza kampanyası başlattık ve 520 bin imza topladık. Toplu sözleşme masasına, Kamu Personeli Danışma Kurulu ve Kurum İdari Kurulu gündemine de taşıdığımız talebimizin özü; eğitim ve öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve şiddet mağduru personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmasıdır. Mevcut düzenlemelerin caydırıcı olmadığı, bilakis şiddeti beslediği artık görülmelidir. Sorun üreten bir sistem çare olamaz. Yapılması gereken, medeniyet değerlerimizi merkeze alan bir kültür seferberliğine ve eğitim programına geçmektir. Şu da bilinmelidir ki bir tek sebebi ve kaynağı olmayan şiddet, ancak topyekûn bir duyarlılık ve bilinçle önlenebilir. Varlık ve medeniyet iddiamızı sürdürmek istiyorsak, bu seferberliği başlatmaya ve başarmaya mecburuz, yoksa pırıl pırıl olması gereken kalplerine attığımız karanlık kördüğümlerle hem çocuklarımıza şiddet uygulamış hem de onları şiddete yönlendirmiş olacağız” dedi.
“Yeni yasalaşan Öğretmenlik Meslek Kanunu şiddete karşı eksik kalmıştır”
Eğitim merkezli düzenlemelerin ciddi bir duyarlılık ve sorumlulukla yeniden tanzim edilmesi gerektiğini vurgulayan Kaya, “Öğretmenlik mesleğine itibar kazandırılmalı, eğitim çalışanlarımız saldırılara açık, korumasız, korunaksız, güvensiz bırakılmamalıdır. ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu, bu husus da göz önünde bulundurularak hazırlanmalı ve bir an önce hayata geçirilmelidir’ demiştik. Ancak maalesef yeni yasalaşan öğretmenlik meslek kanunu eğitimciye ve eğitim çalışanlarımıza yapılan saldırılara karşı herhangi bir yasal düzenleme getirmemiş ve bu yönüyle eksik kalmıştır. Bir an önce bu hatadan dönülmeli ve öğretmenlik meslek kanunu şiddete karşı da yasal düzenlemeleri içerecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Çocuklarımızı, umudumuzu, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz her bakımdan korunmalı, etkinleştirilmelidir. Bu kapsamda, değerler eğitimi, aileyi de içine alacak şekilde ve sosyal çevrenin öğrenci üzerindeki muhtemel negatif etkilerinden arındıracak kapsam da yeniden ele alınmalıdır. Çünkü eğer kalıcı önlemler alınmazsa yarın çok geç olabilir. Bu duygu ve düşüncelerle Armutlu Ortaokulu Müdürümüz Memet Gündoğdu’ya yapılan bu menfur saldırıyı esefle kınıyor, kendisine geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Görevinin başında saldırıya uğrayan, canice öldürülen eğitim çalışanlarının acısının yeni isimlerle katmerlenmemesi temennisiyle, şimdiye kadar hayatını kaybeden bütün eğitim çalışanlarına Allah’tan rahmet diliyor, şiddet olaylarını sona erdirecek tedbirlerin bir an evvel alınması, yasal düzenlemelerin ivedi bir şekilde yapılması talebimizi bir defa daha haykırıyoruz: Mesleğimiz daha fazla örselenmesin, şiddete çözüm ötelenmesin” diye konuştu.
YORUMLAR