Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyanın nazikliği sebebiyle ortaya çıkan çok ciddi sorunlarımızın olduğu muhakkaktır. Milyonlarca mültecinin topraklarımızda bulunması ve ülkemizi Avrupa’ya geçiş güzergahı olarak kullanmak istemeleri bu sıkıntıların başında gelmektedir. Bunun yanında Doğu Akdeniz’de yaptığımız petrol faaliyetlerimiz ABD ve AB ülkelerini ziyadesiyle rahatsız etmiştir. Bunlardan başka Suriye de yapmak istediğimiz güvenli bölge, ABD’yi yeni planlar yapmak mecburiyetinde bırakmıştır. PKK ve YPG terör örgütlerinin buradaki varlığı tamamen batıdan aldığı destekle doğru orantılıdır. Dünyada bu kadar belayla birden uğraşmak zorunda kalan başka bir devlet herhalde yoktur.
Bunlardan başka İngiliz kuklası kralları, prensleri vasıtasıyla bize karşı her fırsatta hasmane tutum sergileyen Körfez ülkelerini ve kadim düşmanımız İran ile birlikte Irak ve batının piyonu Yunanistan’ı da diğer önemli meselelerimiz olarak sayabiliriz.
Dışarı ile ilgili sorunlarımızı bir tarafa bırakırsak içeride de çok ciddi meselelerle karşı karşıyayız. 31 Mart seçimlerinde oluşan tabloyu daha önceki yazılarımda yazmıştım. Milliyetçi muhafazakar kesimin karşısında oluşan blok CHP, HDP ortaklığıdır. Ne yazık ki bu ortaklığa kendisini sağ seçmen olarak niteleyen bir kısım vatandaşımız ile Devlet Bahçeli’ye kızdığı için bazı ülkücüler de destek vermiştir.
Ekonomide ki daralma ve buna paralel olarak ortaya çıkan enflasyon ve pahalılık da Ak parti seçmeninde çok belirgin bir kırılma meydana getirmiştir. Dışarıya karşı duruşunu çok beğendiğimiz sayın cumhurbaşkanımız acilen ekonomik sıkıntılara çözüm olacak bir formül bulup milletimizin bir kısmının birde bunları deneyelim riskine girmesine engel olmalıdır.
AK Parti teşkilatları kuruluş felsefesinden uzaklaşmış, dava ruhu maalesef geri plana atılmış ve herkes iktidar pastasından pay almanın derdine düşmüştür. Tabii ki istisnalar vardır ama ekseriyetle parti yönetimleri rant elde etmek derdine düşmüş kimselerin çoğunlukta olduğu bir yapıya bürünmüştür. Sayın cumhurbaşkanımızın kuruluş amacını geri getirmek için gösterdiği samimi gayreti takdirle karşılıyoruz ancak bunda ne kadar başarılı olacağını zamanla görmüş olacağız.
MHP’ye gelince sayın Devlet Bahçeli’nin, İYİ partiye geçen ülkücülere yaptığı geri dönüş çağrısı çok olumlu bir davranıştır. Ülkücüler aldıkları teşkilat terbiyesi gereği meselelerini kendi iç dinamikleriyle halletmek durumundadır. Eskilerin deyimiyle kol kırılır yen içinde kalır. Başkaları ne yaparsa yapsın ülkücüler karşı karşıya gelecek şekilde bölünemezler. Hele hele aklı, düşüncesi, inancı ve mefkûresi bizden farklı olanlarla eylem birlikteliği kesinlikle yapamazlar.
Cumhur ittifakını oluşturan AKP, MHP ve BBP’nin teşkilat yapılarını yeniden gözden geçirip yeni bir vizyon ve gayretle 2023 hedefine emin adımlarla yürümek zorundadırlar.
Hülasa hem ekonomide hem siyasette hem de kendi içimizde yeni şeyler söylemek lazım. Allah’a (c.c.) emanet olun.
YORUMLAR