Geçtiğimiz hafta Kemalpaşa Belediyesi basın bürosundan aranıp, Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı’nın ilçedeki yerel basın ile yapacağı kahvaltılı basın toplantısında davet edildim. İlk önce gidip gitmeme konusunda kararsız kaldım fakat sonra hadi katılalım da birde zati şahanesinden dinleyelim dedim…
Hayatımda keşkelerim olmadı pek fazla benim ama keşke yapmasaydım dediklerimin arasına bunu da koydum.
Başkan yardımcılarının da hazır bulunduğu toplantı; sözüm ona, gaflet, delalet ve hatta hiyanet içerisinde olan dönemin belediye başkanı Yakup Karaca tarafından projesi yapılan, gerçekte yaptığı projelerle; menfaatçilerin dışında memleket sevdalılarının gönlünde taht kuran yine dönemin belediye başkanı Arif Uğurlu tarafından ilçemize kazandırılan tarihi belediye binasında gerçekleştirildi.
Kötünün iyiyi yenmek gibi bir derdi yok ama fütursuzca eleştirmek gibi bir derdi var…
Daha oturur oturmaz hiddetli bir şekilde basının tarafsız olması gerektiğini savunarak sözlerine başlayan Belediye Başkanı Karakayalı, tarafsızlığımızı terazisinde tartmayı bırakıp, fütursuz eleştirilerine başladı.
Kimi küllerinden doğar kimi de laf etmeye çalıştığı işkembe torbalarından…
Bizimkisi de başladı işkembeden sallamaya; yok Arif Uğurlu döneminde verilen kahvaltılar daha zengin ve daha çeşitliymiş. “Örnek alalım almayalım Allah korusun”
Mesele bu kadar basit…
Gerildim. Sinirden ellerim titremeye başladı. Masanın en uç köşesinde oturan arkadaş durumu anlamış olmalı ki “Abi Sakin ol” diye mesaj attı. Suyumu içip dinlemeye devam ettim.
Karakayalı’dan seçmeler havada uçuyor. İstek parçaları başkan yardımcısı Yusuf Kurt tarafından küçük kağıt parçalarına yazılıp orkestra şefine veriliyor.
Vur patlasın çal oynasın…
Ha orkestra içerisinde 4,5 yıl Arif Başkan döneminde belediye başkan yardımcılığı yapmış aynı şekilde Başkan Yardımcısı olan Mehmet Türkmen’de var. Başkan eleştirirken Türkmen, hafiften pembemsi bir hal alıyor. “İyi geçmişi eleştiriyorsun ama Rıdvan başkan bende vardım biraz yavaş ol da karizma çizilmesin” dercesine…
“Arif Uğurlu bu memlekete 3 bina yapmış, birde yol yapmış, binalara giremiyoruz, yolun parasını da ben ödüyorum. Başka ne yaptı Kemalpaşa’ya şuydu buydu” diyerek ses tonunu yükseltiyor başkan sonra kendi ifadesi ile ‘devlete devamlılık esastır’ diyor ‘bizi buraları kullandığımız için eleştiriyorlar Tabiî ki kullanacağım’ diyor. Aslında ne söylediğini kendisi de bilmiyor.
Bağırıp çağırıyor, misafire gösterilecek nezaketten yoksun bir anlayış ve ifadeyle İnsana dokunacaklarını ifade ediyor. Hal-kooperatif, soğuk hava deposu, çiftçi, esnaf, vatandaş diyor. İnsana dokunacağını beyan ediyor ama karşısındaki insanlara nezaket göstermiyor. Böyle bir ortamda toplantı yapıp, ev sahipliğinde bulunuyor.
Düşünsenize; bir annenin hayali olan binalar ve yüzme havuzları açılmış, genç kızların hayalleri gerçekleştirilmiş, davulların vurulduğu hem coşup hem söylenilen düğün salonları inşa edilmiş, yollar yapılmış, köprülerle zirveler birleştirilmiş, İzmir- Kemalpaşa arası neredeyse İzmir Marşı süresine inmiş ve gerçekten Kemalpaşa’nın dağlarında çiçek hızı olmuş emek…
Siz ise Sünnet Düğünü, Nişan, Kına Gecesi ve dernek açılışlarında mizah yapıp düğünü çeyreksiz kapatan gelin damat gibi tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gideceksiniz…
YORUMLAR